30 Eylül 2012 Pazar

ABD Doğu Kıyı Turu (East Coast Road Trip) 1, Orlando,FL

2011 yılı Ağustos ayının son günleri Atatürk Havaalanından eşimle birlikte hayatımızın ilk en uzun hava yolculuğuna çıktık. Tam 11 saat süren bir yolculuk. Beklediğimizden rahat ve güzel bir yolculuk oldu. Yolculuğumuz ilk varış noktası New York. New York'dan aktarma ile bir saat daha uçtuktan sonra yaklaşık iki yılımızı geçireceğimiz Boston'a vardık. Geldiğimiz günler meşhur Irene kasırgasının ABD'nin doğu sahillerini vurduğu günler. İki gün otelde mahsur kaldık. Ne toplu taşıma ne de bir taksi bulmak mümkün oldu, otelde mahsur kaldık adeta. Kasırgayı atlattıktan sonra Boston'daki ilk günlerimiz ev bulma telaşı ile geçti. Üniversiteler şehri Boston'da hele de eylül ayında ev aramak herhalde yaşanabilecek en büyük stresti bizim için. Boston'daki 1 Eylül taşınma çılgınlığı bizim için daha önce rastlamadığımız ve tamamen buraya özgü bir durum. Şehrin özellikle öğrenci yoğun semtleri adeta olağanüstü bir hareketliliğe sahne oluyor...

Kiraladığımız evin okula çok yakın olması sebebiyle ilk aylarda arabaya pek ihtiyaç duymadık. Bu sayede yeni geldiğimiz bu şehri toplu taşımayla kimi zaman da yürüyerek daha iyi keşfettik.

ABD'ye gelmeden önce mümkün olduğunca çok yer görmeyi istemiştik. Bu konuda ilk hayata geçen projemiz yaklaşık iki haftalık doğu sahili boyunca yaptığımız turdu, buradaki tabiriyle road trip. Geziye başladığımızda tarihler 2012'ye iki hafta kalayı gösteriyordu.

Turumuzun güzergahı google map üzerinde işte böyle...



Haritaya baktığınızda A olarak gözüken ilk noktaya yani Atlanta'ya nasıl gittiğimizi sorduğunuzu duyar gibiyim. Anlatayım. Önce Boston'dan üç saat uçak yolculuğu ile Atlanta'ya gittik. Sonrası mı? Aslında bu gezinin gezi dışında bir başka daha amacı daha vardı. O da Atlanta'ya gidip Auction dan yani açık artırmadan araba satın almak ve gezinin geri kalanını bu arabayla tamamlamak. Evet, biz de bugün bile inanamıyoruz yaptığımız bu çılgınlığa. Atlanta'ya uçakla vardıktan yaklaşık 2-3 saat sonra arabayı satın almış ve tüm işlemlerini bitirmiştik. İşte arabamız...



Tabi burada bize yardımcı olan İlyas beyi de unutmak olmaz. Kendisi olmasaydı biz böyle bir şeye asla cesaret edemezdik heralde. Atlanta'da işlerimizi tamamladıktan sonra artık asıl geziye başlayabilirdik. Ancak bizi kaygılandıran tek şey vardı o da arabanın sadece arka tarafında asılı olan elle yazılmış bir geçici plaka ile bu kadar uzun bir geziyi nasıl yapacağımızdı. Çok şükür yaklaşık 2500 mil yani 4000 km yi bulan yol boyunca bir kez bile polis tarafından durdurulmadık. İşte o plaka :))


Aslında diğer ufak bir kaygı da ilk kez otomatik vites araba kullanacak olmamdı. Tabi navigasyon cihazını kullanmaya alışmayı saymazsak :)) Atlanta da çok vakit geçirmedik. Arabayla kısa bir şehir turundan sonra İlyas bey ile bir İran lokantasında akşam yemeği yedik. Ardından planladığımız gezi güzargahının ilk durağı olan Florida'nın Orlando şehrine doğru yola koyulduk.

ORLANDO

Orlando, Florida'nın tema parklarıyla ünlü bir şehri. Burda başta dünyaca meşhur Walt Disney World, Universal Island of Advanture, SeaWorld olmak üzere çok sayıda tema park var. Şehir ekonomisi ve dolayısıyla turizmi buna dayalı. Dünyanın bir çok yerinden ve ABD'nin her köşesinden özellikle çocuklu aileler buraya akın ediyor. Ama sanılmasın ki bu parklar sadece çocuklara yönelik büyükler için de inanılmaz eğlenceler var. Eğlence parklarının büyüklüğü inanılmaz. Walt Disney içinde havaray şeklinde parkları birbirne bağlayan özel bir metro sistemi bile var.






Walt Disney içinde farklı temaları olan dört farklı park var: Magic Kingdom, Epcot, Disney Hollywoods Studios ve Disney Animal Kingdom. Her bir parkı gezmek en az bir gün demek. Gerisini siz düşünün. Bu arada bu parkların her birine girmek ayrıca bilete tabi. Ama paket olarak alındığında daha ucuza avantajlı oluyor. Tek bir parkın kişi başı giriş ücreti tek gün için 90 dolar civarında.

Epcot

Bu parkın teması eğlenceyi inovasyon ve 11 farklı ülkenin kültür ve geleneklerini yansıtan simula edilmiş şehir örnekleriyle birleştirmek üzerine kurulu. Biz bir günümüzü burada geçirdik. Vaktimiz olsaydı ikinci gün bile gidilebilirdi. Harika dizayn edilmiş bambaşka bir dünya sanki. Hem eğlendiren hem de çevre, teknoloji ve farklı kültürler konusunda bilinçlendirici bir tasarımı var.









 

Orlando akşamında old town (eski şehir) Kissimmee' ye gittik. Burası bölgenin tarihi merkezi olarak adlandırılıyordu. Her ne kadar bizim için tarihi sayılmayacak kadar yeni olsa da bölge açısından ilginç ve görülmesi gereken bir yerdi. Amerikan filmlerinden sıkça aşina olduğumuz tek katlı, dışardan çok bakımlı görünmeyen renkli dükkanlardan oluşan trafiğe kapalı caddede turladık. Caddenin sonunda eski ve antika arabaların yolun kenarında sergilendiğini gördük. İşte ordan bir kaç kare..




Orlanda'da Miami'ye doğru gidip gitmeme konusunda kısa bir karasızlıktan,bu arada kararsızlığımızın kaynağı plaka sorunumuz :-), sonra rotamızı kuzeye doğru çevirmeye karar verdik. Malum yol çok uzun ve haritaya bakınca gözüm de korkmuyor değil. Ikinci durağımız dünyaca ünlü araba yarışı NASCAR'ın yapıldığı Daytona Beach. Bunu bir sonraki posta bırakıyorum.

1 yorum:

  1. mrblar hakkı bey kaldığınız otellerle ilgili bir kaç sorum olacaktı acaba kişisel e mail adresinizi alabilir miyim veya site yöneticisi arkadaş yardımcı olabilir mi bu konuda...

    YanıtlaSil