Gloucester
Geçen yaz aylarında bir pazar gününü Cap Ann'a ayırdık. Gezi planımız sabah önce Gloucester'a gidip daha sonra burdan sahil boyunca gezerek Rockport'a geçmekti. Kahvaltıyı Gloucester'da Stage Fort Park'da yaptık. Okyanus esintisine karşı yaptığımız güzel kahvaltının ardından şehri gezmeye başladık. Gloucuster bir balıkçı kasabası aslında. Bu kasabada pek çok insan geçimini Gloucuster sahillerinde yaptıkları balıkçılık ve özellikle de lobster (ıstakoz) avcılığı ile sağlıyormuş.
Gloucester'in ana caddesi (main street) üzerindeki yürüyüşümüz oldukça keyifliydi. Bu gezi sırasında gördüğümüz iki dükkan bizim için burayı her zaman hatırlamamıza sebep olacak mekanlara dönüştüler. Bu dükkanlardan ilki zeytinyağı ve ürünleri satıyor. Mağazanın iç tasarımı ve ürün sunum tarzı oldukça dikkat çekici. Dükkana girdiğinizde kendinizi çok rahat hissediyorsunuz. Dükkanın tasarımı müşteriye farklı aroma ve yoğunluktaki zeytinyağlarının her birinin tadına bakmasına olanak sağlıyor. Biz de bir kaçının tadına oradaki ekmek küplerini bandırarak baktık. Zeytinyağını seven birisi olarak tadlar hoşuma gitti. İşte bu dükkandan kareler...
Gloucester'ın main streetinde yürürken girdiğimiz bir diğer dükkan ise eski kitaplar satan bir kitapçı. Bu dükkanı bizim için unutulmaz ve özel yapan şey ise buradan satın aldığımız bir kitap. Dükkan vitrininin önünde bir kolinin içine rastgele bırakılmış eski kitaplardan birisi hemen dikkatimizi çekiyor. Çekmemesi de mümkün değildi, çünkü kitabın kapağında güzel bir hat yazısı vardı. Kitaba daha yakından baktığımızda kitabın bir Türk akademisyen tarafından Mekke ve Medine üzerine ingilizce olarak yazılmış bir sanat tarihi kitabı olduğunu farkettik. Kitaba biraz daha detaylı baktığımızda ise şaşkınlığımız bir kat daha arttı. Kitap Londra'da çalışan bir Türk akademisyen tarafından yazılmış ve 1963 yılında İtalya'da renki baskı, kuşe kağıt ve bez kapaklı olarak basılmıştı. Kitabı almaya karar verdiğimizde kolilerin üzerindeki 1 dolar yazısını görünce kesin bir yanlışlık vardır diye düşündük. Ödeme yapmaya gittiğimizde kitap için 1 dolar vererek onu aldığımıza inanamadık. Eve gelip internetten yazar ve kitap hakkında biraz daha detay araştırma yapınca kitabın önemine daha fazla vakıf olduk. Böyle bir kitabı Amerikanın kuzey doğu sahillerindeki ufak bir sahil kasabasındaki ikinci el kitapçısının 1 dolarlık kitapları arasından satın almış olmamız bizim için unutulmaz bir anı olarak hafızalarımızda yerini aldı. İşte o kitap...
Alttaki resimler de kitabı aldığımız kitapçıdan çekilen kareler...
Main street üzerindeki gezimiz ardından tekrar sahil yoluna çıktık. Daha önce ifade ettiğim gibi burası Lobster avcılığı bakımından önemli bir yer. Sahildeki bir dükkanın önünde satılan bu Lobster tuzakları yada kasaları oldukça ilginç geldi bize.
Glocuster merkezdeki gezimizi tamamlayıp rotamızı Easter Point Lighthouse'u görmek üzere oraya doğru çevirdik. Yol boyunca güzel yazlık evlerini ve bu evlere özel plajları gördük. Yol üzerinde bir noktadan Gloucester'in merkezi işte böyle görünüyordu.
Gloucester'daki son durağımız Easter Point Lighthouse oldu. Buradan oldukça güzel fotoğraflar çekerek ayrıldık.
Rockport
Rockport şirin bir balıkçı kasabası. Gloucester'a göre çok daha küçük bir yerleşim yeri olmasına rağmen turist yoğunluğu ve hareketlilik burada daha fazla. Aynı zamanda daha butik ve eğlenceli bir yer. Burada Türkiye'de özlediğimiz sahil kasabaları tadını alamasak da bu koşullarda tatmin edici bir yer sayılabilir. Rockport'un en turistik ve eğlenceli yeri Bearskin Neck adı verilen bölgedir.
Bu bölge main street'den sahile doğru uzanan ana bir sokak ile sağa ve sola doğru kıvrılan bir kaç ufak sokaktan oluşmaktadır. Ana sokak üzerinde butik mağazalar, sanat galerileri, kafeler, dondurmacılar ve çok sayıda lobster (ıstakoz) restaurantı bulunuyor. Lobster buranın en popüler yemeği. Dükkanlardaki yoğunluğa bakılırsa oldukça da talebi olan bir şey. Lobster sevmeyenler için diğer balık çeşitlerini denemek bir alternatif ama balık da yemeyenler için seçenekler oldukça sınırlı bu kasabada. İşte Bearskin neck sokaklarından bazı kareler...
Bearskin Neck |
Bearskin Neck |
Pişmiş bir lobster, servis edilmeyi bekliyor |
Berskin Neck üzerindeki bir dondurmacı |
Bearskin Neck üzerinde küçük bir sokak |
Bearskin Neck balıkçı barınağı |
Rockport'da yapılabilecek aktivitelerden birisi de bu renkli kanolarla denize açılmak |
Rockport Bearskin Neck'den insan manzaraları |
Bu da Rockport'un şirin visitor information centerı |
Rockport Art Association |
Rockport'daki gezimizi tesadüfen denk geldiğimiz bir konseri dinleyerek tamamladık. Sahilin hemen karşısındaki park içinde bir çardak benzeri yapı içinde toplanmış orkestra üyeleri az sonra başlayacakları konserin hazırlıklarını yapılyorlardı. Büyük kısmının Rockport'un sakinleri olduğunu tahmin ettiğimiz insanlar ise konser saati yaklaştıkça parka geliyorlardı. Gelenler ya yanlarında portatif sandalyeleri ile yada daha çok çocuklu ailelerin yaptığı gibi sergilerle gelmişlerdi. Bu olup biteni seyretmek bizim için konserden daha keyifliydi. Orkestra üyeleri ve buraraya gelen insanların her halinde bir dinginlik, sakinlik ve konfor seziliyordu. İşte o konser alanından bir kare...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder