Niagara Şelalerine gitmeye karar verdiğimizde aklımızda hep bu kadar yol gitmişken en azından yol üstünde bir kaç yeri daha görsek düşüncesi vardı. Dile kolay şelaleri görmek için katedeceğimiz yol gidiş geliş yaklaşık 900 mil yani 1500 km'ydi. Hal böyle olunca yol üstünde görecek bir yerler daha bulmalıydık. Yaptığımız araştırmalar sonucunda Boston'dan Niagara'ya giderken kullandığımız I-90 otoyolunun Syracuse'den sonra 90 mil kuzeyinde bulunan Thousand Islands'ın hem turistik hem de doğal güzellikler bakımından görülmeye değer bir yer olduğunu anladık. Niagara Şelalerine yaptığımız gezinin ikinci günü sabahında GPS'imizi Alexandria Bay'a ayarlayıp yola çıktık. Otel lobisinden aldığımız rehber ve broşürlerden buradaki en önemli aktivitenin bot turları olduğunu bunların da çoğunlukla Alexandria Bay'dan kalktığını öğrenmiştik. Yaklaşık dört saati bulan yolculuğun ardından GPS'de işaretlediğimiz noktaya vardık.
Burası, Ontario gölünün doğusunda, St. Lawrence nehrinin güney kıyılarında ufak bir yerleşim bölgesi (village). Bot turu biletlerimizi aldıkta sonra bu sahil köyünün sahilden içeriye doğru uzanan caddesinde biraz vakit geçirdik. Cadde üzerindeki bir pastaneden dondurmalarımızı alıp kalkmak üzere olan bota yetiştik.
Bot turumuzu anlatmaya başlamadan Thousand Islands hakkında biraz bilgi vermek isterim. Bu bölge hem ABD hem de Kanada'nın sınırları içerisinde yer almakta olup Ontario gölünün doğu kıyıları ve St. Lawrence ırmağı boyunca uzanmaktadır. Bölge ismini gölün doğu kıyılarında nehir boyunca yerleşmiş binin üzerindeki adadan almaktadır. Wikipedia'ya göre bu bölgedeki ada sayısı 1793. Evet yanlış okumadınız 1793 ada. Bu adaların büyüklüğü 100 m2'den tek bir evin hatta tek bir ağaç yada kayanın bulunduğu minicik adalara kadar çok çeşitli büyüklükte. Sayı bu kadar büyük olunca merak edip ada tanımına neler giriyormuş diye kısa bir araştırma da yaptım. İşte sonuç; 930 cm2 (1 square foot) den büyük, en az bir yaşayan ağacın bulunduğu, yılın 365 günü su yüzeyinin üstünde bulunan yapıların tamamı ada olarak kabul ediliyormuş. Aşağıdaki harita thousand island bölgesini gösteriyor.
Yukardaki haritada kırmızı çizgiler bizim katıldığımız bot turunun rotasını gösteriyor. Bot turları, seçilen güzergah uzunluğuna ve süresine göre farklılaşıyor. Üç saati aşan en uzun bot turu için vize gerektiğinden biz iki saatlik bot turunu tercih etmek durumunda kaldık. Tur rehberinin anlatımları (bence olmasa daha iyi olabilirdi) eşliğinde bol bol fotoğraf çekerek binlerce adanın hem de bir göl ve nehir üzerinde oluşturduğu muhteşem tabloyu seyrederek keyifli ve dinlendirici bir zaman geçirdik. Botumuz irili ufaklı adaların arasında kıvrıla kıvrıla devam ediyor, bazen adaların o kadar yakınından geçiyor ki adalardaki evlerin salonlarının içine girecekmişiz gibi oluyoruz. Burada yaşayanların bu turlardan rahatsız olmamaları mümkün değil bence. Tabi bu arada bazı adaların üzerinde sadece bir ev olduğunu da unutmadan söylemeliyim. Çok sayıda şahsa özel adalar da varmış bu bölgede. Rehberin anlattıklarına göre burada süper zenginlerin ve ünlülerin de yazlıkları varmış. Gezi sırasında gördüğümüz evler öyle bizi şaşırtacak ihtişam ve görkemde değildi ama sanırım varsa da onlar bu turun rotası dışındadır. Turla dolaştığımız sular uluslararası su yolu niteliğinde ve ABD Kanada sınırı da tam bu su yolunun ortasından geçiyor. Bot tur sırasında bazen Kanada tarafına da geçiyor. Allahtan buna vize istemiyorlar:) Gezimiz sırasında dikkatimiz çeken bir görüntü de adaların üzerindeki evlerin bazılarında hem Kanada hem ABD bayrağı dalgalanıyor olmasıydı.
Thousand Islands bölgesindeki turistik mekanlardan birisi de Heart adası üzerindeki Boldt kalesi.
|
Heart Island ve Boldt Castle |
Ada üzerindeki bu yapının hikayesi ise oldukça dikkat çekici. Bu kale yada şato 1900'lerin başında New York City'de bulunan dünyaca meşhur Waldorf Astoria otelinin sahibi George C. Boldt tarafından eşi Louise'e olan aşkını göstermek için yaptırılmış. Altı kat ve 120 odadan oluşan bu kale tam anlamıyla lüks bir şato olarak inşa edilmiş. Kalenin inşaatı, 1904 yılında Louise'in ölüm haberi ile durdurulmuş ve bu tarihten sonra da George C. Boldt bir daha bu adaya adım atmamış. 73 yıl atıl bir şekilde kaderine terkedilmiş bu yapı 1977 yılında Thousand Islands Bridge Authority tarafından satın alınarak koruma altına alınmış. Kale şimdilerde turistik amaçlı olarak ziyaret edilebiliyor.
|
Boldt Kalesinin yakından görünümü |
|
Bolt Kalesinin elektrik ihtiyacı karşılayan santral binası (powerhouse) |
|
Boldt Kalesinin bir parçası olan Boat House |
Tur sırasında görüntülediğimiz minik adacıklardan bir kaç kare...
|
Just Room Enough adı verilen üzerinde tek bir ev bulunan adalardan birisi |
|
Thousand Islands'da bulunan 1793 adadan 15 numaralı olanı :-) |
|
Bölge aynı zamanda önemli bir su yolu konumunda, bu yüzden çok sayıda deniz feneri var. Onlardan birisi |
|
Üzerindeki derme çatma yapısıyla ilginç bir ada görüntüsü |
Bot turumuz sırasında ordaki yaşamı, evleri de mümkün olabildiğince fotoğraflamaya çalıştık. İşte onlardan bir kaç kare...
Yazımın başlarında yer alan haritadan da görüleceği üzere St. Lawrence nehrinin üzerinde ABD ile Kanadayı bağlayan bir köprü sistemi var. 1937 yılında yapılmış bu köprü ismini ortasından geçtiği thousand islands bölgesinden almıştır.
|
1000 islands bridge |
|
The Thosuand Island Bridge (fotoğraf wikipediadan alınmıştır.) |
Thousand Island'daki bot turumuzu tamamladığımızda akşam olmak üzereydi. Önümüzde ise altı saatlik eve dönüş yolculuğu bizi bekliyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder