Amerikadaki gezi
konseptlerimizden biri de bizdeki cami-türbe-kutsal mekan ziyaretleri benzeri
büyük üniversite gezileri oldu. Malum dünyanın en iyi üniversiteleri burada
olunca gürülecek yer listesi de oldukça uzun oluyor. Gerçi Boston yani yaşadığımız
şehir önde gelen bir çok iyi üniversitenin mekanı olmasından dolayı ziyaret
mekanı olarak oldukça zengin ama bu kadar yaklaşmışken bir de Yale'i görmeden
dönmeyelim dedik. Nede olsa Amerika'nin en eski ve en iyi üniversitelerinden
biri, şöyle kampüsünde dolaşıp havasını solumak lazım, tabi sadece bakmak
yetmez her ziyaret mekanının kendine göre vazifeleri var mesela: çeşmesinden su
içip, kapısına bir çapıt baglayıp, sonra üç gulhu bir elham okuyup Allaha bu
aciz kuluna da ömründe bir nobel kazanmayi nasib etmeyi diledikten sonra
kampüste dualı kesme şekeri dağıtmak gibi..:) İsin espirisi bir yana Yale'i
ziyaret etme fikri günü birlik de olsa bize Connecticut eyaletinin New Haven şehrini görme şansı da
verdi. Spring break bu gezimizi gercekleştirmek için uygun bir firsat oldu. Bir
bahar günü otobüsle yaptıgımız yolculugumuz uzun soluklu road trip formatındanki
öteki yolculuklarımızdan farkli olsa da bizim için gayet eğlenceli ve dolu dolu
geçti.
Otobüs biletlerinin
fiyatları ucuz olunca deneyelim bari "megabus"in canısağolsun, olmadı arabayla
tekrar gideriz nasil olsa dedik. Bir kaç hafta önceden aldigimiz Boston- New
Haven arasi iki kişi gidiş-dönüş biletlerine toplamda $18 gibi komik bir para
ödedik. Ayrıca Amerikada eyaletler arası otobuse binmek ayrı bir macera,
biletlerde koltuk numarası olmadığı için erken gelen en iyi yeri kapıyor, böyle
olunca da otobüsün kalkacagi yerde öncesinde Amerikada görmeye alışık
olmayacağınız upuzun bir sıra oluşuyor.
New Haven New England
bölgesi dahilinde bulunan küçük bir amerikan şehri. Şehre bütün kimliğini Yale
Üniversitesi veriyor neredeyse. Üniversite 1701 yılında Amerikan kolonilerinin gelecekteki politik
liderlerini yetiştirmek amacıyla kurulmuş ama zaman içinde sadece Amerikan
liderlerinin değil dünyanin farklı bir çok ülkesinden de liderlerin eğitim
gördüğü, tartışmasız dünyanin lider okullarından biri haline geliyor. (hatta
bizim Tansu Çiller bile Yale'de eğitim görmüş her ne kadar liderlik başarısı
tartışılsa da :) New Haven'a dönecek olursak içinde üniversitenin olmadığını
düşündüğümüzde pek de bir özelliği olmayan tipik bir Amerikan şehri-kasabası.
Boston'dan New Haven'a yolculuğumuz yaklaşık üç saat
sürdü. Otobüsten indikten sonra, gardaki information desk'ten aldığımız şehir
haritası rehberliğinde yürüyerek şehri dolaşmaya başladık. İlginç olan garın
içinde şehre ilişkin çeşitli rehber, tanitim ve reklam broşürlerinin bulunduğu
keoskta (nereye giderseniz gidin her yerin kendin ait rehber ve tanıtım
broşürlerini bulabilirsiniz) sadece New York'la ilgili şeyler vardı. Sanki
burada görülecek birşey yok, sen en iyisi vakit kabetmeden New York'a git der
gibiydi. Biz de elimizdeki basit haritayla yetinmek zorunda kaldik. Her taraf
yürüme mesafesinde oldugu için hiç toplu ulaşim kullanmadık, gerçi kullanmak
istesek toplu ulaşım aracı varmıydı oda şüpheli. Şehrin içine ilerledikçe
üniversitenin binalari karşımıza çıkmaya başladi. Birçok akademik alanda eğitim
olduğu için binalar etrafa yayılmış ve şehrin normal düzeni içinde tek yapılar
ve yapı gupları, bazisi büyük kapalı avlulu, bazısı açık bahçeli olmak
suretiyle yerleşmişler. Farklı dönem ve mimari tazlarda inşa edilmiş tüm bu
yapılar, küçük bir alan içinde farkli mimari karakterleri yansıtırken,
günümüzden geçmişe görsel bir zaman cizelgesi gibi.
Yale Üniversitesi hastanesi önünden bir manzara |
Yala üniversitesi binalarından birisi |
Yale University Art Gallery'den bazı kareler...
Yale University Art Gallery arka bahçesi |
Yale University Art Gallery arka bahçesi |
Yale Üniversitesi kütüphane binasının içinden kareler
Yale University Beinecke Rare Book and Manuscript Library'den kareler...
Gezimiz sırasında İdil Biret'in Yale'deki konser afişine de rastaldık |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder