İki yıla yakın Amerika serüveninde, ki bu sürede 20'ye yakın şehre gitme şansımız oldu, edindiğimiz izlenimleri bizim ilgimizi çeken yönleriyle gezi defterime not etme zamanı şimdi.
Şehir yapısı ve Downtown
Amerika'da şehir denildiğinde akla hemen downtown ve suburb ayrımı geliyor. Downtown bir anlamda şehrin iş, ticaret ve finans merkezini temsil ederken, suburb şehrin hemen dışında daha çok bağımsız ya da ikili (semi) house'lardan oluşan konut alanlarıdır. Bu yapı hemen hemen bütün Amerikan şehirlerinde benzerdir. Sanayileşme ve buna paralel olarak gelişen ulaşım araçları (commuter life) insanları yaşamak için daha güvenli olarak gördükleri şehir dışlarında yaşamaya yöneltmiş. Bu ilk dalganın ardından boşalan şehir merkezleri suç ve düzensizliğin merkezine dönüşmüş kimi şehirlerde. Yakın zamanlarda ise tersine bir hareketle downtownların canlanması, özellikle metropol şehirlerde genç, eğitimli profosyonel kesimin yaşam yerine dönüşmesi de gözlemleniyor. Ama bizim açımızdan bir kaç istisna dışında (New York, San Francisco) downtownlar akşamları mesai bitimindenden sonra terkedilmiş şehir izlenimi veren ve pek çetin olmayan yerler.
Amerikan şehir yapısı ile ilgili not düşecek pek çok ayrıntı var aslında. Ama son not olarak; gördüğümüz şehirler itibariyle bir şehirde bulunması gerekli ya da başka bir yerde olan tüm imkaların kıtanın her bir köşesine asgari düzeyde dağılmış olduğunu not etmek isterim.
Park Kuralları ve Park Meter'lar
Kıtada hangi şehre giderseniz gidin (şehir merkezlerini kastediyorum) araç parkı her daim bir sorunmuş gibi bir algı oluştu bizde. Kıtaya geniş geniş yayılmış olmanın ve seyrek şehir yapılaşmanın sonucu olarak arabasız bir hayat bir çok şehirde nerdeyse imkansız gibi. Toplu taşıma belli başlı büyük şehirler dışında bizdeki toplu taşıma mantığının oldukça altında gelişmiş durumda. Sonuç olarak arabayla şehir merkezine gidiyorsanız aracınızı nereye park edeceğiniz bir sorun oluşturabiliyor. Özellikle şehir merkezlerinde ve yoğun yerleşimin olduğu bölgelerdeki cadde ve sokaklardaki park kuralları park meter denen genelde quarter yani 25 cent ile çalışan cihazlarla sağlanıyor. Bunları kıtanın neresine giderseniz gidin görürsünüz. İlk olarak 1935 yılında Oklahama şehrinde yol kenarına monte edilmiş bunlar. Banka kartı ile ödeme yapılan yeni versiyonlarını yaygın değil. Bu yüzden araçta her zaman quarter bulundurmak gerekiyor. Park meter'lı sokak ce caddelerde park süresi genelde iki saat ile sınırlı. Atılan her bir bozuk para ile ne kadar park dakikası aldığınız ise bölgeden bölgeye değişiyor. Mesela bizim yaşadığımız Boston'da şehir merkezinde her bir quarter 12 dakika veriyor.
Sincaplar
Amerikada sokak kedisi diye bir kavram yok. Çünkü bütün kediler evcil ve sahipli. Herhangi bir sebeple sokakta bir kedi gördüğünüzde oloğanüstü bir şey görmüş gibi dikkatinizi şekiyor. Türkiye'de sokak hayatının vazgeçilmez müdavimleri kedilerin yerini burda sincaplar almış. Sincaplara her ağaç olan yerde rastlamak mümkün. Ürkek ve panik görüntülerine rağmen insanlara yaklaştıkları da oluyor. Yazın zayıflayıp kışın yağlanan bu sevimli hayvancıklar Amerikanın önemli renklerinden. Kaliforniya sahillerindeki gezimizde turistlerle ilgilenen hatta poz bile veren bu sincaplar oldukça sevimliydi.
Yerel Bankalar
Amerika dikkatimiz çeken bir diğer şey, yerel bankaların varlığı. Burada bankacılık bizde bildiğimiz çok şubeli tüm ülkeye yayılmış bankacılık yaklaşımından farklı. Ufacık şehirlerde bile o şehrin ismini almış bankalara rastlamak mümkün. Önceleri bu tarz bankacılık çok daha yaygınken son dönemde ulusal bankalrca küçülk bankalar satın alınmasıyla bu yapı değişmeye başlamışsa da halen tek şubeli bankalar da yoğun bir şekilde varlığını sürdürüyor. İşte onlardan bir kaç kare...
Drive Through
Yukarda anlattığım şehir yapısı ve arabaya bağımlı hayatın bir sonucu belki de nedeni bilmiyorum artık drive through adı düzenlemeler var. Fast food dükkanlardan, bazı kafelerden, eczanelerden (CVS) almak istediğinizi dükkanların içine girmeden ve arabanızdan inmeden alabileceğiniz yol düzenlemesi bu. Hatta evimizin yakındaki bir yerel banka şubesinde de bu özellik var. İnsanlar arabalarıyla bankaya girip arabadan inmeden bankacılık işlemini yapabiliyor, ATM kullanabiliyor. Amerikada başlayan bu uygulama Türkiyede'de görülmeye başlandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder