28 Ocak 2013 Pazartesi

Brooklyn

New York şehrinin beş bölgeden (boroughs),daha önce bunların her biri ayrı şehirlermiş, oluştuğunu daha önceki notlarımda belirtmiştim. Bu alt şehirler; Manhattan, Brooklyn, The bronx, Queens ve Staten Island. New York gezilerini sadece Manhattan ile sınırlayıp şehrin nüfus olarak en kalabalık, kültürel, sosyal ve etnik çeşitlilik bakımından ise dikkat çekici parçası Brooklyn'i es geçmek olmaz dedik ve gezi planımıza burasını da dahil ettik.

Brooklyn Köprüsü

Brooklyn gezimize, new york gezilerinin olmazsa olmazı ve en turistik mekanlarından birisi olan Brooklyn köprüsünden yürüyerek geçerek başladık. Manhattan'ı Brooklyn'e bağlayan bu köprünün yaya ve bisiklet geçisine açık olması köprüyü sadece ulaşım amaçlı bir yapıdan sosyal ve yaşayan yapıya dönüştürmüş adeta. Nasıl mı? Bir kere köprü günün her saatinde buna özellikle gece Manhattan manzarasını seyretmek için gelenler de dahil, turistlerin akın ettiği, durup manzaranın keyfini çıkardıkları önemli bir çekim noktası. New York'a gelip Brookly köprüsünden yürüyerek geçmemek gerçekten eksik bir gezi olurdu.  İkincisi bu köprü sadece araç ve yaya trafiği değil bisiklet trafiği açısından da oldukça yoğun. Bir günde ortalama 3100 bisikletli köprüden geçiş yapıyormuş.

Köprü 1883'de tamamlandığında dünyanın en geniş asma köprüsü ünvanına sahip olmuş. Bu ünvanını 1903'e kadar da korumuş. Köprü yapıldığı yıllarda ileri bir teknoloji ürünü olması nedeniyle zamanında geleceğe ümitle bakmanın bir sembolü olarak görülmüş. Gotik tarzda yapılmış olan bu köprü, 19. yüzyıl mühendisliğinin doruk noktası olarak kabul edilmiş.

Köprü ile ilgili okuduğum kaynaklarda köprünün yapımı ile ilgili hüzünlü bir hikaye de anlatılmaktadır. Köprünün mimarı (John A.Roebling) köprünün yapımından önce yer tespit çalışmaları sırasında bir kaza geçirir. Kazada ayağı ezilen mimar buna bağlı enfeksiyon sonucu 1869'da hayatını kaybeder. Mimarın ölümü üzerine projenin başına oğlu Washington Roebling atanır. Roebling  köprünün kulelerinin inşa edileceği su altı odalarında çalışırken yediği vurgun sonrası yatalak olur ve birdaha işin başına dönemez. Ancak temsili olarak prejenin başında kalan Roebling eşinin yardımıyla köprü inşaatını yatağından seyrederek kontrol etmiş. Köprünün açılışının yapıldığı gün ABD Başkanı ve New York Belediye Başkanı mimarı evinde ziyaret ederek vefa örneği göstermişler.

Zaman içerisinde köprü bir çok sanatçının ilham kaynağı ve sanat malzemesi de olmuş. Bunlardan birisi de Türk fotoğrafçı ve ressam Burhan Doğançay. Brooklyn köprüsü üzerine fotoğraflarını Bridge of Derams başlığında toplamış.

Brooklyn Bridge, Photo Source: Google Images
Brooklyn

Güneşin batış anlarında Brooklyn köprüsü üzerinde çeşitli noktalarda durup o anları ölümsüzleştirdikten sonra şehrin Brooklyn tarafına geçtik. 
Brooklyn köprüsü üzerinden Özgürlük Anıtı
Köprünün Brooklyn yakasında ilk durağımız köprünün hemen altındaki Brooklyn Bridge Park oldu. Burada doğu nehrinin hemen kıyısından Manhattan'ı parlament mavisi saatlerde seyretme şansımız oldu.
Brooklyn'in kültürel ve etnik çeşitliliğinden bahsetmiştim. Şehrin bu yanını daha yakından görebilmek için önceden belirlediğimiz bazı mahallelere doğru yöneldik. Bunlardan ilki ortodoks yahudilerin çok yoğun olarak yaşadığı mahallelerden birisi olan Borough Park sokakları oldu. Buradaki gezimizde şahit olduğumuz görüntüler ancak İsrail'e gittiğimizde görebileceğimizi tahmin edebileceğimiz türden. Gezerken ortodoks yahudiliğe dair yaşam tarzının yansımalarını her yerde görüyorsunuz: Geleneksel kıyafetleri içinde günlük hayatlarını sürdüren insanlar, baştan aşağı siyah giyinmiş ve inançları gereği peruk takmış ve de büyük çoğunluğu çocuklu bayanlar, yeshivalar (din okulları), üzerinde ibranice yazılar olan Amerikanın bilindik sarı renkli okul servisleri, sokaktaki dükkanların hemen hemen hepsinin ibranice yazılmış tabelaları, bukleli saçları ve geleneksel kıyafetleri ile yeshivaların önünden oynayan çocuklar, kosher restaurantlar ve dahası...Bu gezimizde  tüm Yahudilerin zengin oldukları ve refah içinde yaşadıkları şeklindeki ön yargımızı sorgulatacak bir çok manzara ile de karşılaştık. Yaşam tarzı ve tercih seçeneklerini de saklı tutarak bu konudaki ön kabulümüze bir soru işareti ekledik burada açıkçası.
Gezimiz sırasında oradaki atmosferi yansıtacak fotoğraflar çekmeye çalıştım. Fotoğraf çekerken de insanları rahatsız etmemek adına hassas davrandım.


Foto: Wikipedia 
Borough Park bölgesinde bir mağaza
Brooklyn'de Yahudi'lerden sonra bir diğer büyük etnik grup Afrikan Amerikanlar. Brooklyn'in farklı bölgelerinde yoğunlaşmış Afro Amerikanların mahallerini  arabayla da olsa gezme şansımız oldu. Brooklyn'de yoğunlaşmış diğer etnik gruplar Ruslar ve Ukraynalılar. Hatta Brighton Beach bölgesi rus nüfusun yoğunluğundan dolayı "Little Russia" olarak anılıyormuş.

Brooklyn'de yaşayan farklı etnik gruplar kendi mahallerini oluşturup kendilerine özgü yaşam tarzını kurmuşlar. Arabayla Brooklyn sokaklarında gezerken dikkatimizi çeken bir nokta da farklı etnik grupların yaşadığı mahaller arasındaki keskin ayrımlar oldu.Örneğin, Afrikan Amerikanların yoğun olduğu mahalleden çıkıp bir anda yahudi yoğun mahalleye geçiyorsunuz ve hava bir anda değişiveriyor.

Brooklyn aynı zamanda zengin,elit ve entellektüel kesimin de yaşamayı tercih ettiği bir bölge. Bu kesim Brooklyn'in özellikle Brooklyn Heights, Park Slope, Cobble Hill, Prospect Park vd. bölgelerini tercih ediyorlarmış. Brooklyn Height ve Park Slope civarlarında kısa süreli gezintimiz dışında Brooklyn'in daha zengin kesiminin yaşadığı diğer semtlere zaman yetersizliğimiz nedeniyle gidemedik.


Greenpoint bölgesinden sıralı evler Foto:Google Images
Brooklyn farklı kültür,din ve etnik yapıdaki toplulukların yaşam alanı olarak New York şehrinin bir dünya metropolü olduğu gerçeğinin açık bir örneği.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder