Bu yazım ile ABD'de yaptığımız ikinci uzun soluklu gezimize (road trip) bir giriş yapmak istiyorum. ABD'nin doğu kıyılarından sonra bu kez rotamız kıtanın batı kıyıları ve çevresiydi. 2001 yılı Mayıs başında çıktığımız bu gezimizi planlamaya Şubat ayında başlamıştık. Böylece hem uçak biletlerimizi hem de araba rezervasyonumuzu daha ekonomik yapabildik.
Gezimizde gördüğümüz şehirler hakkında detaylı notlara yer vermeden önce gezimizin rotası ve gezi hazırlıklarımız hakkında kısa notlar düşmek istiyorum. Gezimiz Boston'dan Las Vegas'a altı saat uçak yolculuğu ile başladı. Altı saat dile kolay. Aynı ülke içinde bir başka şehre hem de uçakla...Çok alışık olduğumuz bir şey değil kesinlikle... Bir de gittiğimiz yerle 3 saat zaman farkı olduğunu not düşmeliyim. Gidiş uçuşumuzu Denver, Colorado üzerinden aktarmalı olarak yaptık. Yaklaşık üç saatlik aktarma arasında havaalanı içinde yemek yedik ve sonraki uçuş için enerji topladık. İkinci uçuşumuz, gezimizin başlangış noktası olan Las Vegas'aydı. Gezimizin Las Vegas'dan sonraki ana durakları sırasıyla Grand Canyon, San Dieago, Los Angeles, San Francisco ve Yosemite National Park oldu. Gezi rotamızı yine doğu turu gezimizi anlatırken yaptığım gibi google map üzerinde işaretledim.
Gezimizin Las Vegas'dan sonraki kısmını kiraladığımız arabayla yaptık. Arabayı Las Vegas havaalanında kiralayıp San Francisco havaaalanında teslim ettik. Arabayı, aldığımız şehre değil de uçakla Boston'a geri döneceğimiz havaalanına bırakmanın bizim için ne kadar isabetli bir karar olduğunu gezi sonunda farkettik, özellikle kabarık gezi gündemimizle geziye ayırdığımız zaman darlığını düşündüğümüzde. Ayrıca bunun için önceden düşündüğümüz rakamın çok altında bir drop charge (farklı eyalette bırakma ücreti) ödedik. Bunda sanırım arabayı verginin daha düşük olduğu Las Vegas'dan kiralamak ile aracı talebin daha yoğun olduğu San Francisco'ya bırakmamız etkili oldu. Las Vegas'a indiğimizde ilk iş daha önce rezervasyonunu yaptığımız arabayı almak oldu. Arabamız Jeep Liberty'di ve nerdeyse "0" km'idi. Bu arada ilginç bir tesadüf de ilk road tripimizde olduğu gibi bu arabanın plakasının da geçici olmasıydı. Araba her ne kadar bize ilkbaşlarda biraz kaba ve de büyük gelse de yaklaşık 2300 mil yani 4000 km'yi bulan yol boyunca sağladığı konforu düşündüğümüzde hiç pişman olmadık. Bu arada ilk jeep sürüş deneyimimi de bu araçla yaşamış oldum. Bir hatıra babında o arabadan bir kare.
Artık arabayı da aldığımıza göre gezimize başlayabilirdik.
Daha önce kıtanın batısının doğusundan daha farklı olduğuna ilişkin pek çok şey dinlemiştik. Şimdi bunu bizzat görmek ve yaşamak zamanıydı.
Ben bunları yazarken aynı zamanda o günlere doğru da yeniden bir yolculuğa çıkıyorum sanki. Zaten gezi defterim de bunun için değilmiydi. Hatıraları unutulmaz kılmak. Şimdi gezi defterime yeni bir sayfa açıp bu gezimizin notlarımı şehir şehir yazmaya başlayabilirim sanırım. İlk durak çölün ortasına kondurulmuş kumar ve ışıklı dünyanın başkenti Las Vegas...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder