19 Ekim 2012 Cuma

ABD Batı Sahilleri Gezimiz 8, Los Angeles 3

Bu yazıda Los Angeles downtowna yaptığımız geziden bahsetmek istiyorum.  Downtown Los Angeles'da ilk durağımız dünyaca ünlü mimar Frank Gehry'nin mimari ile tasarımı yada sanatı birleştiren çarpıcı eserlerinden birisi olan Walt Disney Concert Hall binasıydı.  

Konser salonu binasının, giriş kapısının bulunduğu cepheden görünümü.
 
Walt Disney Concert Hall binasından ayrılıp ABD'nin büyük şehirlerinin renkli mekanlarından olan Chinatown'a doğru hareket ettik. Açıkçası buradaki Chinatown daha önceki gördüklerimize göre bize daha cansız ve renksiz geldi. İşin gerçeği fazla da zamanımız olmadığından arabayla dolaşmayı tercih ettik. Bu nedenle de Chinatownın girişindeki ejderha figurlerini ancak arabadan fotoğraflayabildik.       

Los Angeles downtownunda bize en sıcak gelen mekanlardan birisi Olvera street'di. Eski yapıların arasında ufak bir sokak burası.

Dolaşırken yoğun bir meksika havası seziliyor bu sokakta. Etrafta daha çok meksika mutfağına ait yemek mekanları ve birbirinden renkli kafeler var. Sokakda bulunan hediyelik eşya dükkanlarının standları tam bir renk cümbüşü. Tabi latin kültürünün almazsa olmazı gitar en baş sırada yer bulmuş kendine buralarda.
 Sokağın açıldığı meydanda birbirinden ilginç enstürmanlarla müzik yapan bir grubu görünce gözümüze ilk kestirdiğimiz mekana oturup kendimizi müziğin dinlendirici ritmine bırakıyoruz.

Los Angeles downtowndaki gezimize havanın bunaltıcı nemli sıcağı nedeniyle yürüyerek devam etmek imkansız gibiydi. Bu yüzden gezi listemizde yer alan başta Little Tokyo olmak üzere ve diğer yerleri arabayla dolaşabildik.

Artık iyice yorulduğumuzu hissettiğimizde daha önceden planladığımız gibi Los Angeles'daki son durağımız olan Santa Monica'ya doğru yol aldık. Kaldığımız kısa zaman zarfı içinde Santa Monica bize hayatın daha sakin ve rafine yaşandığı ve de buna paralel daha zengin kesimin yaşadığı bir şehir izlenimi verdi. Bunda güzel bir sahil şehri olmasi da etkili olsa gerek. Akşam yemeğimizi burada yiyip enerjimizi yeniden kazandıktan ve üzerine bir de keyif kahvelerimiz içtikten sonra gece konaklamaya karar verdiğimiz yaklaşık iki saat mesafedeki Santa Barbara'ya doğru yola çıktık. Amacımız biraz da gece saatlerinde yol kat edip gezinin önemli duraklarından olacak olan San Francisco'ya daha fazla zaman ayırmaktı.

Gün tam bitti derken yaşadığımız bir olay hiç unutamayacağımız bir hatıraya dönüştü bizim için. Santa Barbara'ya vardığımızda saat gece 10 gibiydi. İnterneti olan bir kafeye girip otel rezervasyonumuzu yaptık. Bundan yaklaşık 10-15 dk sonra da oteldeydik. Her zamanki gibi bir iki dakikada check-in işlemlerini yapıp odamıza geçmeyi hayal ederken otel calisaninin rezervasyonumuzun ertesi gün için olduğunu söylemesiyle şok olduk. Ne yapacaktık şimdi? Kısa bir şaşkınlıkdan sonra hatanın, rezarvasyonu yaptığımız bilgisayarın saatinden kaynaklandığı anladık. Bilgisayarın saati hala Boston'da yani üç saat ileride kalmisti. Bulunduğumuz yer ile bizim yaşadığımız yer arasında üç saat zaman farkı vardı. Meger biz rezervasyonu yaptığımız siralarda bilgisayar çoktan ertesi güne geçmiş bile. Şaşkınlığı üzerimizden attıkdan sonra otel rezervasyonunu yaptığımız sitenin müşteri temsilcisini arayıp durumumuzu anlattık. Aksanından Hintli (belki fiziken de Hindistan'da bulunuyordur) olduğunu tahmin ettiğim kişi uzun beklemelerden sonra sorunu çözdü ve rezervasyonumuzu değiştirdi. Biz de derin bir nefes aldık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder